Haber

Artvinli Esnaf Hülya Dokur: “Vatandaş Kendi Gelirinin Az Olduğunun Farkında Değil”

UĞUR İSTANBUL

Artan enflasyonla birlikte vatandaşın alım gücü azalınca Artvin esnafı iş yapamaz hale geldi. Kendi eserlerini üretip satan Hülya Dokur, “Müşteri talebi geçen yıla göre ciddi oranda azaldı, vatandaş sadece ürünlerimizi izleyip evine gidiyor, vatandaş da ürünlerimizin pahalı olmasından dolayı bizi suçluyor. Ancak farkında değiller. Kendi gelirlerinin düşük olduğunu ancak çevrenin pahalı olduğunun farkındalar. Gelirleri kendilerine yetmiyor o yüzden satın alıp yiyebiliyorlar.” ” söz konusu.

Artvin’de esnaf artan maliyetlerden şikayetçi. Soba satışı yapan Ata Atan, “Elbette eskisi gibi bir iş yok, doğalgaz geldi, soba işi de bitti. Kapatmayı düşünüyorum ama kapanınca ne yapayım” dedi. “İnsanlar çıldıracak” derken Emrah Yılmaz da “Şu anda çay, tost, köfte satıyorum ve tabii ki fiyat artışlarından dolayı kalbim kırılıyor.” “Kınıyoruz. Üç kere gelip gittiğimizde biraz daha canımız yanıyor. 2-3 yıl önceki ekonomik duruma baktığımızda açıkçası bugün hiçbir şeyi kapsamıyor. Eskiden yüzde 70’imiz vardı. Bunun kâr olarak, yüzde 30’u artık elimizde kaldı” dedi.

“VATANDAŞLAR ÜRÜNLERİMİZİ İZLİYOR VE SATIN ALMADAN EVLERİNE GİDİYOR”

Pazarlamacı Hülya Dokur şunları söyledi:

“Geçen seneye göre müşteri talebi ciddi oranda azaldı, vatandaşlar da ürünlerimizi izleyip evlerine gidiyor. Almak istiyorlar ama ceplerinde bir şey olmayınca çekip gidiyorlar. Bazen de bizi suçluyorlar, şöyle diyorlar: Ürettiğinizin karşılığında değerli ürünler veriyorsunuz ama bunu akaryakıt ve diğer ürünler gibi diğer artışlarla karşılaştırdığımızda yine bizim sağladığımız iş bize düşük geliyor ve aslında bizi kurtarmıyor. emekli ne alışveriş yapacak, ne yiyecek, 7 bin 500 lirayla nasıl geçinecek, yani kendi gelirinin az olduğunun farkında değil ama çevrenin değerli olduğunun bilincinde, geliri kendine yetmiyor. Hem satın alsın hem de yiyebilsin.Vatandaş ne oluyor da tezgahındaki iş ona değerli geliyor?

“KAPANMAYI DÜŞÜNÜYORUM”

Sobacı Ata Atan şunları söyledi:

“Babamın mesleğini sürdürüyorum, 1974’ten beri soba şoförlüğü yapıyorum, biri İstanbul’da, diğeri burada olmak üzere iki oğlum var. İlk başta taksi şoförlüğü yapıyordum, babamın işine döndüğümde ise şoför olarak çalışıyordum. , oğlum taksi şoförlüğü yapmaya başladı. Tabi eskisi gibi işler yok, sobaya da doğalgaz geldi. Bitti. Kapatmayı düşünüyorum ama kapatınca kapatacağım. çılgına dönerler.Köydeki bazı arkadaşlar sobaları arabalarına yükleyerek köy köy satarlar.1990 yılında Özal, ‘Herkes istediğini, istediği fiyata satar’ diyerek pazarı ve çarşıyı açtı. Bakkal da soba satıyor. “İnşaatçı soba satıyor ve doğal olarak biz üretemez hale geldik. Bu bir Özal yasasıdır. 1990 yılında ticaret serbesttir” diye konuştu ve o gün söylediği gibi herkes istediğini, istediği fiyata satabilir diyerek piyasayı açtı ve o günden sonra bu böyle devam edip duruyor. Kimse bir şey söylemiyor, eskiden işler çok iyiydi, ramazanda orucumuzu açardık, üst katta atölyem vardı, sahura kadar ocak yapar, sahur yer, yatar, sobayı dükkana getirirdik. sabah gelirdik, sonra sobamızı burada satardık. Bir ay bekleyen soba olurdu. Her gün soba yapardık. 3 buçuk liraya sac alırdık, sobayı 6 buçuk liraya satardık. Ocağı tartıyor, ağırlığına göre hesaplayıp satıyorduk, “İlk başladığımızda para kazanıyorduk ama artık kazanamıyoruz ve herkes sobayı satıyor.”

“ÖNCE KÂRIMIZ YÜZDE 70’LERDE OLDU” AMA ŞİMDİ YÜZDE 30’A DÜŞTÜ.”

Artvinli esnaf Emrah Yılmaz şunları söyledi:

“Şu anda çay, tost, köfte satıyorum ve tabii ki artışlardan dolayı canımız yanıyor. Bir gelip üç gittiğinde bu bizi daha da kırıyor. 2-3 yıl önceki ekonomik duruma baktığımızda açıkçası, bugün hiçbir şeyi karşılamıyor. Daha önce yüzde 70 kar elde ediyorduk.” Şu anda yüzde 30’la kaldık. Şikayetçi miyiz? Evet şikayetçiyiz ama yapabileceğimiz bir şey yok. Bir talebimiz var elbette, aldığımız ekipmanlarla sattığımız malzemenin yarısından tasarruf etme şansımız olsaydı çok mutlu olurduk. Asi değiliz ve minnettarız ama bir süre sonra bu da bir araya gelecektir. Gereklidir ve buradaki esnaf arkadaşlarımızın talepleri de bu yöndedir. Eskiden bir bardağı 2 liraya satıyordum, şimdi 5 liraya veriyorum, şimdi bile çay fiyatlarının artmasını istiyoruz. Bizim kolay sandığımız bir bardak çay, insanlarımız oturup 3-4 bardak çay içtiğinde artık bir bardak çay oluyor. Ne yazık ki bir fincan çay içebiliyor ve arkadaşına bir fincan çay alıp almamayı düşünecek noktaya geldi. Artık insanlarımız oturup saatlerce çay içerken sohbet edecek durumda değil. “Hâlâ dükkanımızın kapısını açıyoruz, akşam kapatıyoruz ve en azından yarınki ekipmanın parasını topluyoruz.”

Kaynak: ANKA / Yerel

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu